2023 yılı itibarıyla Türkiye, dikkat çekici bir ekonomik dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu süreçte, özellikle sanayi ve ticaret alanında önemli değişiklikler yaşanmakta. Ancak bu değişimlerin beraberinde getirdiği bazı olumsuz etkiler, özellikle KOBİ'ler başta olmak üzere birçok işletmenin kapanmasıyla kendini gösteriyor. Ekonomik belirsizlikler, yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve artan işletme maliyetleri, birçok girişimciyi zor bir karar almaya itiyor. Son veriler, Türkiye'de kapanan şirket sayısının son yılların en yüksek seviyesine ulaştığını ortaya koymakta.
Piyasalardaki belirsizlikler, başlangıçta sadece büyük ölçekli firmaları etkileyeceği düşünülse de, son araştırmalar uygun kaynaklara erişemeyen küçük ve orta ölçekli işletmelerin de kapanma riskinin arttığını gösteriyor. 2022 yılı içinde Türkiye genelinde senelik kapanan şirket sayısında yüzde 15'lik bir artış yaşandığı bildiriliyor. Bu durum, özellikle sanayi üretimi ve hizmet sektöründe yoğunlaşan küçük işletmeler için büyük bir tehdit haline gelmekte. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, geçen yıl kapanan şirketlerin çoğunun, yeterli sermaye ve iş gücüne sahip olmadan faaliyete geçen yeni girişimler olduğu görülüyor. Bu da, ekonomik istikrarsızlıklar karşısında işletmelerin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne seriyor.
Kapanan şirketlerin en önemli nedenleri arasında artan maliyetler ve artan rekabet koşulları yer almakta. Özellikle son birkaç yılda devam eden yüksek enflasyon, enerji ve hammadde fiyatlarının yükselmesi, birçok işletmenin maliyetlerini artırarak kar marjlarını düşürmüş durumda. Ayrıca, küresel piyasalardaki belirsizlikler ve yavaşlayan talep, firmaların müşteri bulma konusunda karşılaştıkları zorlukları artırmakta. Bazı sektörler, dijitalleşme ve yeni teknolojilere uyum sağlama konusunda geri kalırken, bu durum da rekabet gücünü zayıflatarak işletmelerin kapanmasına yol açıyor.
Hükümetin, bu durumu önlemek için çeşitli teşvikler ve destek programları geliştirmesi gerektiği konusunda sektörde geniş bir görüş birliği mevcut. Ancak güncel şartlarla ilgili oluşan kaygılar, girişimcilerin yeni yatırımlar yapma isteğini azaltabilir. Bu bağlamda şirketlerin sürdürülebilirliği ve yeni stratejiler geliştirilmesi, Türkiye ekonomisinin geleceği açısından büyük bir önem arz etmekte.
Türkiye'de kapanan şirket sayısındaki bu artış, sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak da karşımıza çıkıyor. Kapanan her bir şirket, belki de birçok kişinin istihdamını kaybetmesine ve ailelerin ekonomik durumlarını zora sokmasına neden oluyor. Dolayısıyla, bu durumun etkilerini sadece işletme sahipleri değil, aynı zamanda toplumun geniş kesimleri hissetmekte.
Sonuç olarak, Türkiye'de kapanan şirket sayısındaki artış, ülkenin ekonomik yapısını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor. Hem girişimcilere destek sağlayarak hem de piyasa koşullarını iyileştirerek, bu olumsuz eğilimin sona erdirilmesi mümkün. Aksi takdirde, ekonomik belirsizliklerin devam etmesi, daha fazla işletmenin kapanmasına ve işsizliğin artmasına sebep olabilir. Bu bağlamda atılacak adımlar, Türkiye'nin ekonomik geleceği için kritik öneme sahip.
Özellikle KOBİ’lerin desteklenmesi ve yeni iş fırsatlarının yaratılması, yalnızca kapanma sayısını değil, aynı zamanda ekonomik büyümeyi de olumlu yönde etkileyecektir. Girişimcilerin yenilikçi çözümler bulabilmesi için çeşitli teşviklerin ve destek mekanizmalarının devreye sokulması büyük önem taşımakta. Türkiye’nin girişimcilik ekosistemine daha fazla yatırım yapılması, ekonomik kalkınma ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşılması için hayati bir faktördür.