Modern yaşamın getirdiği yoğunluk ve belirsizlik, kaygıyı artırıcı etmenlerin sayısını çoğaltıyor. Farkında olmadan günlük rutinlerimizde yer alan bazı alışkanlıklar, kaygı seviyemizi yükseltebilir ve psikolojik sağlığımızı tehdit edebilir. Kendi konforumuzu ve genel mutluluğumuzu korumak adına bu alışkanlıkların farkına varmak son derece önemlidir. Peki, hangi alışkanlıklar bu olumsuz etkilere sebep oluyor? Gelin birlikte inceleyelim.
Sosyal medya, günümüzde insanların birbiriyle bağlantı kurmasında büyük bir rol oynasa da, çok fazla zaman harcanması durumunda kaygıyı artıran bir etken haline gelebilir. Sosyal medya platformlarında sürekli olarak dolaşmak, başkalarının hayatına dair idealize edilmiş bir görüntü oluşturur ve kişinin kendisini yetersiz hissetmesine neden olabilir. Bu durum, karşılaştırma yapma ve kaygı geliştirme eğilimini artırır. Ayrıca, sosyal medya üzerinden yayılan olumsuz haberler ve tartışmalar, zihnimizde aşırı düşünmeye ve kaygı düzeyimizin artmasına neden olabiliyor. Bu alışkanlıktan kurtulmak için belirli saatler belirleyerek sosyal medyayı kullanabilir, bu süreleri azaltmayı deneyebilirsin. Ayrıca, sosyal medyadan uzak kaldığında kendini nasıl hissettiğine dair bir günce tutmak, bu alışkanlığını değiştirmene yardımcı olabilir.
Geçmişte yaşanan olayları sürekli düşünmek, özellikle olumsuz deneyimler üzerine kuruluysa, ruh halimizi ciddi şekilde etkileyebilir. Geçmişe dair düşünceler, kişinin mevcut anı yaşamasını zorlaştırır ve kaygıya neden olabilir. Geçmişin ağırlığını taşımak, geleceğe dair umutları azaltırken; kişinin anı değerlendirme kabiliyetini de olumsuz etkiler. Önerimiz, geçmişteki olumsuz deneyimlerden ders çıkartmak, ancak onları hayatının merkezi haline getirmemektir. Geçmişi geride bırakmayı öğrenmek için mindfulness (farkındalık) tekniklerini uygulayabilir, meditasyon veya nefes egzersizleriyle zihnini rahatlatabilirsin.
Olumsuz düşünce kalıpları, bireylerin kendilerini ve çevrelerini değerlendirmesinde en büyük engellerden biridir. 'Asla başarılı olamayacağım’ ya da ‘bu iş kesinlikle kötüye gidecek’ gibi düşünceler, kişi üzerinde ağır bir kaygı yükü oluşturur. Bu tür düşünceler, kişinin kendine olan güvenini azaltarak ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Olumsuz düşüncelerden kurtulmanın yolu, pozitif düşünce alışkanlıkları geliştirmekten geçiyor. Bunun için, her olumsuz düşünce belirdiğinde kendine onu tersine çevirecek bir alternatif yanıt geliştirmeye çalışabilirsin. Ayrıca, kendini düşündüğün olumlu şeylere odaklaman, genel ruh halini yükseltecek ve kaygıyı azaltacaktır.
Fiziksel aktivite, yalnızca beden sağlığı için değil, ruh sağlığı için de son derece önemlidir. Yetersiz egzersiz yapmak, vücudun endorfin üretimini azaltır ve ruh halini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, hareketsiz yaşam tarzı kaygının artmasına zemin hazırlayabilir. Düzenli egzersiz yapmak, stres seviyelerini düşürmekte ve kişinin genel ruh halini olumlu yönde etkilemektedir. Egzersiz, sadece bedensel sağlığa değil, psikolojik sağlığa da büyük katkıda bulunmaktadır. Günde 30 dakikalık basit bir yürüyüş bile kaygı seviyeni önemli ölçüde azaltabilir. Egzersiz yapmadığın günlerin etkisini hissettiğinde, spor yapmayı hayatının bir parçası haline getirmek için kendine bir hedef belirle.
Sonuç olarak, kaygıyı artıran alışkanlıklarını tanımak ve bunların üstesinden gelmek, daha sağlıklı bir yaşam sürmek adına atılacak en önemli adımlardan biridir. Bu alışkanlıkları aşmak zaman alabilir; ancak, bilinçli farkındalık ve kararlılıkla bu alışkanlıkları değiştirmek mümkündür. Kendinize karşı nazik olun ve değişim sürecinde destek alın. Unutmayın, ruh sağlığı her şeyden önemli. Kendinize dikkat edin!